Philips Lumea Precision Plus IPL epilasyon günlüğü #2

Eveeeet Philips Lumea Precision Plus IPL cihazını satın almamın üzerinden neredeyse 1.5 ay geçti. Bu cihaz hakkında yazı yazmanın zamanı geldi de geçiyor.. Önce kısaca cihazın çalışma prensibinden bahsedelim.

Bu cihaz IPL yani yoğun atılışlı ışık teknoljisinden yararlanıyor. Kılın uzama evreleri (büyüme, dökülme ve dinlenme safhaları) baz alınarak yapılan incelemeler sonucu deri altındaki kılı ve kıl kökünü ısıtarak kıl ve kıl kökündeki kıla rengini veren melanin maddesinin ışığı emmesi prensibiyle çalışıyor. Kıl ne kadar koyu renkliyse o kadar çok ışık çekiyor. Bu bağlamda kılın dinlenme safhasına geçmesi tetikleniyor. İki kullanım arası kıl 2 haftaya varan bir süre boyunca dökülüyor ve yeniden çıkması engelleniyor.

Kullanımdan önce ise bölgenin tıraş bıçağı yardımıyla tıraş edilmesi gerekiyor. Ağda, tüy dökücü krem vs. kullanıldıysa uygulama için kılın tekrar çıkması ve tıraş edilmesi için beklenmesi gerekiyor.  Uygulama sırasında bölgenin kuru olması, deodorant,  krem vs. gibi maddelerden arındırılmış olması gerekiyor. Ben şahsen banyodan çıkıp kurulandığımda yapıyorum.

Işık yoğunluğunun ayarlanması ise bir diğer önemli konu. Sanılanın aksine ten renkleri daha koyu olan insanlar ışığa karşı daha hassastır. Yani ten renginiz daha koyuysa cildinizin tahriş olma olasığı daha fazla. Bu yüzden cihazı kullanırken ayarları ona yapmanız gerekli. Yani en yüksek ayarı kullanmanız en iyi sonuç alacağınızı göstermez. İyi sonuç almak için doğru ayarı kullanmanız gerekli. Bu yüzden güneşlendiğiniz, solaryuma girdiğiniz ya da bronzlaştırıcı kremleri kullandığınız zaman bu cihazın kullanabilmek için güneş yanığı etkilerinin geçmesini beklemelisiniz.

Gelelim cihazın kullanımına. Cihazı kullanmak çok kolay. Üzerinde sadece üç düğme var. Birisi açma kapama için, ikincisi ışık yoğunluğunu ayarlamak için, üçüncüsü de ışık atışı yapmanız için. Cihazı çalıştırıp, cildinize uygun ışık yoğunluğunu ayarladıktan sonra atış tuşuyla istediğiniz bölgeye atış yapabilirsiniz. Yalnız cihazın başındaki sensörlerin hepsinin vücudunuza temas etmesi gerekiyor. Aksi takdirde cihaz atış yapmıyor. Cihazı bölgede yavaş yavaş kaydırarak ve atış yaparak işlemi tamamlıyoruz. Bu kılavuzda yazmıyor ama işlemden sonra 24 saat bölgenin su ile temas etmemesi, güneşe direkt olarak maruz kalmaması cildinizin sağlığı ve alacağınız sonuç bakımından daha iyi olacaktır.

Eğer cihazı yüzünüzdeki tüyleri almak için kullanacaksanız uygulama bölgesini belirlemek için beyaz kalem kullanın. Beyaz ışığı yansıtacak ve o bölgenin yoğunlaştırılmış ışığa maruz kalmasını engelleyecektir. Özellikle oldukça hassas olan dudak çevreniz için bu uygulamayı öneririm. Dudak çevrenizi beyaz bir kalemle çerçeveledikten sonra uygulamaya geçin. (Ben henüz cesaret edemedim)

Gelelim 1,5 aylık deneme sürem boyunca deneyimlediğim artı ve eksi noktalara:
ARTILAR
+ Uygulama Ağda ve türevleri gibi uzun sürmüyor, IPL için bir güzellik salonuna gitme derdini de ortadan kaldırıyor. Yani pratik, elinizin altında istediğiniz zaman IPL kolaylığı sunuyor.
+ Kılların yeniden uzama safhasında gerçek anlamda bir uzama var. 3-4 hafta sorunsuz, dertsiz, tasasız dolaşıyorsunuz. MİS!
+ Kablosuz, şarjlı ve kolay taşınabilir olması uzun seyahatlarınız sırasında güzellik salonunu gittiğiniz yere taşıma kolaylığı sağlıyor. Zaten seyahatleriniz kısa süreliyse dert etmeyin, kıl falan çıkmıyor. Rahat olun. 2 haftada 4 şehire gitmem gerekti, bu seyahatler sırasında ay tıraş, ay ağda, ay kıl çıktı ben ne yapacağım diye tasalanmadım.

EKSİLER
– Kullanım sırasında çok fazla ışık yaydığı için gözlerim rahatsız oluyor. Kullanım sırasında güneş gözlüğü kullanmak zorunda kalıyorum.
– Kıllar uzun süre uzamasa da ilk birkaç kullanımda kıl köklerini görebiliyorum. Kişisel olarak tıraş bıçağı kullanmanın böyle bir yan etkisi olduğunu düşünüyorum. Özellikle kollar gibi sürekli görünen bölgeler için hiç hoş bir görüntü oluşturmuyor. Ama sonraki uygulamalarda bu geçiyor. Biraz sabır.
– Tamam cihaz cildinize temas etmeyen yerlerde çalışmayı reddediyor, bu da kazayla atış yapıp gözünüzü IPL yapma tehlikesini sıfıra indirgiyor orayı anladım da. Benim gibi incecik bilekleri olan bir şahıs bileklerinin kıvrımlı yerlerine lazer yaparken çok zorlanıyor. Çünkü sensörlerden yanlızca biri bile temas etmese cihaz atış yapmıyor.

Kullandıkça tecrübelerimi sizinle paylaşmaya devam edeceğim! Hatta kalın! 🙂

Philips Lumea Precision Plus IPL epilasyon günlüğü #1

DSC_0939

Daha önce Diode lazer epilasyona binlerce lira para döküp,  seanslarım bitince kendi kendime “yahu ne masraflı iş bu, bir de canımı çok acıtıyor, evde bir alternatifi var mıdır” diyip, pratik bir lazer epilasyon aleti arayışına girmiştim. Uzuuuun araştırmalar sonucu Philips Lumea Precision Plus’u keşfettim (SC2006/11). Fiyatının oldukça pahalı olması beni uzun uzun düşündürdü. Ama sonra 8 seans epilasyona bu parayı verdiğimi kendime hatırlatıp almaya karar verdim. İçerisinde yaklaşım 140.000 atış olan bu aletin 25 insanın vucudundaki tüyleri yok edecek kadar ömrü olduğu söyleniyor.  Ayrıca söylenene göre pek acısızmış bu aletle epilasyon yapmak. “Lazer hiç acımıyor” olayı tamamen bir YALAN. Eğer bu kadar fena canımın yanacağını bilseydim en baştan Diode lazere hiç gitmezdim.

Efendim, daha önceki lazer deneyimim sonucuda alt bacağımdaki tüyler tamamen yok olmuş olsa da, binlerce ısrar sonucu “nolur kollarına da yapalım, çok güzel olacak” sözleri yüzünden hali hazırda ince tüylü olan kollarıma lazer yaptırdığım için şu an hiç de çekici olmayan kısmen koyu tüylü kollara sahibim. Ayrıca koltuk altımdaki tüyler azalmış olsa da uzamaya devam ediyor. Ben de bir daha 6-8 seansa bir yığın para dökmemek adına uzun ömrüyle nam salmış bu aleti denemeye karar verdim. Eğer bahsedilenler doğruysa bütün vücudum için gerekli olan epilasyonu 5 yıl kadar bu aletle sağlayabilirim.

Henüz alet hakkında pozitif/ negatif bir görüşüm yok. Ancak hassas bölgeler için ayrı başlığının olması, içerisinde detaylı bir kullanım kılavuzu ve CDsinin olması, özellikle uzun seyahatlerde yanımda taşımak ve kullanmadığım zamanlarda güvenle saklamak için minik bir çantasının bulunması birer artı. Ama beni asıl ilgilendiren tüylerimi azaltıp azaltmayacağı.

İlk birkaç seansta 15-20 günlük aralarla deneyeceğim, sonra bunu ayda 1 seansa indireceğim. Deneyimlerimi de blogumda yazacağım. Bakalım bu ürün kadınların onlarca yıllardır çilesini çektiği acılı savaşı sona erdirecek mi? Göreceğiz!

Good Things Creamy Cleanser Yüz Temizleme Kremi

Bu yazımda Türkiye’ye gelişinin ilk gününde Gratis‘e koşup aldığım, şu ve şurada öve öve bitiremediğim cilt bakım serilerinden biri olan Good Things Manuka Honey serisinin Creamy Cleanser ürününü inceleyeceğim. Paraben, mineral yağı, sodyum laureth sülfat gibi kötü olan birçok kimyasaldan arınmış ve isminin de belirttiği gibi “iyi” olan bu ürün tabiri caizse mucizeler yaratıyor. İçeriğinde arı sütü, balmumu ve aminoasitler bulunan bu ürün genç ciltlerde ortaya çıkan aşırı yağlanma, sivilce ve erken yaşlılık belirtileriyle savaşmayı hedefliyor.

Bu ürün daha önce kullandığım ürünlerin aksine krem formunda. Dolayısıyla maksimum verimi alabilmek için ben göz makyajımı temizledikten sonra başka hiçbir şey yapmadan yüzüme ufak bir miktar ürünü yedirip masaj yapıyorum. Buram buram olmayan, çok hafif ama iyi hissetmenizi sağlayacak kadar güzel bir bal kokusu da cabası. Daha sonra ise suyunu sıktığım çok sıcak olmayan ama ılıktan da çok az daha sıcak olan bir havlu yardımıyla ürünü yüzümden siliyorum. TA DAAA! İşte bu kadar! Krem formülünde olmasına rağmen cildi zerre yağlandırmıyor, havlu yöntemi uygulamanız yüzünden nazik bir peeling yapmış oluyorsunuz, ve makyaj ve kiri o denli iyi temizliyor ki siyah noktalarınızda önemli derecede azalma görebilirsiniz. Hatta ben en başta “yok canım temizlememiştir o kadar makyajı” diyip temizleme toniği ve pamuk yardımıyla test yaptım. Evet, bu ürün yüz makyajınızı mıknatıs gibi söküyor. Zaten yüzde oluşan sivilcelerin en büyük nedeni yüzün iyi temizlenmemesi. Dolayısıyla bu ürün de bu konuda büyük bir yardım sağlıyor. Üstelik bu öve bitiremediğim performansına karşın fiyatı 16.90 lira, hatta ben %50 indirimle aldım. Ağlamak istiyorum sayın okuyucular! (Burada yazarın sevinç gözyaşları sel olur)

Eğer Arı veya bal alerjiniz varsa üzgünüm, bu ürün size göre değil, çünkü sizin bünyenizde alerjik reaksiyona yol açabilir. Ama eğer alerjiniz yoksa, hiç düşünmeden atın sepete, indirim zamanları stok yapın falan.

Gratis, eğer bunu okuyorsan sana sesleniyorum: Lütfen Good Things’in diğer serilerini de getir. Kimse almazsa ben alacağım, söz.

 

Biten ürünler! / Empties!

DSC_0002

 

Merhabaaa! Yeni bir blog yazısıyla karşınızdayım. Bu sefer sizlerle bitirdiğim ürünlerden bahsedip, bu ürünler hakkında mini incelemeler yapacağım. Hazır mısınız? Haydi başlayalım!

Helloooo! Here I am with yet another blogpost. This time, I’ll talk about products I’ve used up and review these products.  Are you ready? Let’s get started!

Öncelikle yazın başında Türkiye şubesi kapanan Lush ürünlerinden bahsetmek istiyorum. Lush dünya üzerinde en çok sevdiğim yerdi, eğer dükkanın önünden geçtiyseniz mutluluk denen şeyin en compakt tanımının bu ürünlerle yapılabileceğini anlamışsınızdır. (Yoksa bir tek ben mi böyleyim?) Marilyn adından da anlaşılacağı üzere sarı saçlılar için tasarlanmış bir saç maskesi. Saçlarım kahverengi ve aralarda küllü sarı ışıltılar olması nedeniyle bu ürünü tercih ettim. Saçlarınızın sarı kısımlarının turucu olmasını engelliyor, ve saçlarınızı yumuşacık yapıyor.

First and foremost,  I want to talk about some Lush products. Unfortunately, Lush has decided to withdraw from Turkish market at the beginning of the summer. Lush is my favourite store in the entire world. If you’ve ever walked by a Lush store, you’d know how to define happiness in its most compact form. (or is it just me?)  Marilyn, as the name suggests, is a hair product specifically designed for blondes. I have brown hair with ash blonde highlights. I bought this product to protect the ashy blonde parts of my hair from getting orange, and it made my hair very soft.

Bitirdiğim ikinci Lush ürünü ise Ocean Salt. Bu ürünü duşta yüzümü yıkamak için kullanıyordum. İçerisinde bulunan okyanus tuzu ölü derileri atarken, içerdiği diğer ürünler (az miktarda votka ve limon) ise cildi sterilize edip, sivilce vs. oluşumunu engelliyordu. Bitmesin diye çok çabaladım; ama bitti 😦

The second product I’ve used up from Lush is Ocean Salt. I was using this product in shower to wash my face. Ocean salt part of the product enables you to exfoliate your face and the rest of the ingredients (a little bit of vodka and lemon -or lime) sterilises your skin and prevents possible acne. I’ve tried so hard not to finish up this product; but eventuality it has finished 😦

Lush‘tan biten son ürünüm ise Dream Cream‘di. Bahsettiklerine göre Rihanna Lush’a gittiğinde bu üründen bir çok miktarda almış falan filan. Ben ise vucudumda çıkan egzama lekeleriyle savaşmak için aldım. Ürünün egzamaya çok iyi geldiği söyleniyor. Ben ise 3. kutuyu bitirmek üzereyim, lekeler hala burda ama sanki biraz soldu.

The last product i’ve used up is Dream Cream from Lush. Rumour has it that Rihanna bought dozens of Dream Cream when she visited a Lush store. I, on the other hand, bought it to fight against eczema scars on my body. They say, this product is very useful in fighting agains eczema. I am about to finish the third pot, scars are still there but I think they’ve faded a bit.

The Body Shop‘tan 3 adet ürün bitirdim. Evet, Lush‘tan sonra sevdiğim bir diğer marka ise The Body Shop. (Belli değil mi? 🙂 ) Bir adet pudra, suya dayanıklı rimel ve E vitamini içeren, mis kokusuyla beni büyüleyen dudak balmını bitirdim. Bu üç ürün de oldukça başarılı, gözünüz kapalı alabilirsiniz. Ben en kısa sürede yenilerini almayı düşünüyorum.

I’ve used up three products from The Body Shop. Yes, The Body Shop is another favourite of mine. (Isn’t that obvious? 🙂 ) I’ve finished a face powder, a waterproof mascara and a lip balm with vitamin E and an amazing scent. All of these three products are very good, I’ve used them before and I’ll definitely repurchase them.

Bir çok pahalı, ucuz, orta kalibrede fondöten kullandım; ama hiçbirini Rimmel London Match Perfection fondöten kadar çok sevmedim. Adı üzerinde Match Perfection, yani cildinize o kadar mükemmel bir uyum sağlıyor ki bu ürün yakından defalarca bakmama rağmen sanki fondöten sürmüyormuş gibi görünüyor. Porlara dolmuyor; ama cildinizi mutlaka düzenli olarak ölü derilerinden arındırmanız ve nemlendirmeniz gerekiyor. Cildinize bakmazsanız, hiç bir ürün size yardımcı olamaz, bunu aklınızdan çıkarmayın. Mutlaka yeniden alacağım ürünler listesinde 1 numara!

I’ve tried so many high end, middle range and cheap foundations; but I’ve never liked anything like Rimmel London Match Perfection foundation. As its name suggests, it matches to your skin perfectly. Doesn’t clog your pores; but you should definitely exfoliate and moisturise your face regularly. Keep in mind that no product can help unless you take care of your skin! I’ll definitely repurchase this product.

Son olarak bitirdiğim bir parfümü paylaşacağım. Escada Magnetism‘i ilkokuldan beri kullanıyorum, kaç tane şişe bitirdiğimi bile bilmiyorum ama çok özel olmayan günlerde bunu kullanıyorum. Tek şikayetim, büyük şişelerin kapakları çabuk bozuluyor! Şu an yenisini kullanıyorum, yaklaşın şişenin 4’te 3’ünden fazlası duruyor.

Lastly, I’ve gone through yet another bottle of Escada Magnetism. I’ve been using this fragrance since the primary school on a daily basis and I don’t even remember how many bottles I’ve gone through. My only complaint is, the 100ml bottle caps break down so easily. I’m using another bottle at the moment, which is more than 3 quarter full.

Eveet, bir blog yazımın daha sonuna geldik. Peki siz bu ürünler hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorum yazabilir ya da Twitter dan bana sorularınızı iletebilirsiniz! Görüşürüz!

Yes, another blogpost has come to and end. Have you ever used these products? What do you think about them? You can leave a comment or reach me out from my Twitter page! Bye bye!

Makyaj Fırçaları 101

DSC_0112

Merhaba! Bu blog yazımda uygun fiyatlı makyaj fırçalarından bahsedeceğim. Bu yazıda bahsettiğim fırçaların tümü sentetik olup, düzgün temizlendiği zaman hassas olan cildinize alerji yapma olasılığı sıfıra yakındır.

Haydi başlayalım..

İlk çıktığı sene bütün ödülleri The Body Shop düz fondöten fırçası ince yapılı likit fondöten sürmek için ideal. Fiyatı görece bu postta bahsedilen fırçalara göre az biraz daha fazla olmasına karşın kalitesi Mac, Inglot ve hatta dudak uçuklatan fiyatları ile Bobbi Brown fırçalarını aratmıyor. Ancak daha kalın yapılı fondöten kullanımında biraz zahmet gerektirebilir; çünkü fondöten yapısı kalınlaştıkça bu tip düz uçlu fırçalar yüzünüzde fırça izlerine neden olabilir!

Bir makyaj efsanesi, blogger sevgilisi, cildinizin dostu Real Techniques expert face brush şüphesiz ki piyasadaki bütün aşırı fiyatlı rakibelerini tek tek cebinden çıkarır. Chanel, Bobbi Brown, Dior falan da neymiş? İnce ya da kalın yapılı fondötenleri, pudraları (evet bazen şımarıp pudra fondöten için kullandığım doğrudur), krem allıkları, kek gibi durmasını istemediğiniz kapatıcıları yüzünüze sanki Photoshop’lamışsınız ya da birden bebekliğinize dönmüşsünüz gibi uygulamanızı sağlıyor. Eğer makyaj koleksiyonunuzda sadece bir adet fırça olması gerekiyorsa o bu fırça olmalı. Verildiği parayı son damlasına kadar hakediyor.

Ecotools fırça serisi cazip fiyatı, sentetik kılları ve kalitesiyle oldukça tercih edilen bir ürün. İlk sırada yer alan kaş/ kirpik fırçası konusunda biraz çekinceli olsam da, göz fıçalarının, pudra ve kapatıcı fırçalarının fiyatına göre oldukça kullanışlı ve kaliteli olduğu kanısındayım. Set fiyatının neredeyse bir fondöten fırçası fiyatına geldiğini düşünürsek, piyasadaki pahalı alternatiflerine göre gayet mantıklı bir seçim olduğunu söyleyebiliriz!

Aslında bir diğer kalite fiyat oranı oldukça başarılı olan fırça serisini Sephora larda bulabilirsiniz. Özellikle indirimli zamanlarda iki farklı kıl yapısı bulunan (duo fibre) fondöten fırçası, pofudik kıllarıyla göz farınızdaki keskin çizgileri yumuşatan göz farı fırçaları 20 lira civarına düşüyor. Mac duo fibre (188 ya da 131) fondöten fırçasına ve 217 karıştırma fırçasına & Bobbi Brown eye sweep fırçasına alternatif olduğunu düşündüğüm bu fırçaların fiyatı indirim zamanlarında Mac ve Bobbi Brown’ın fiyatının yarısından daha da ucuz.

Makyaj yapmaya yeni başladınız, ya da bütçeniz sıkıntılı fırça almak istiyorsunuz ama tek bir fırçaya +30 lira veremeyeceksiniz.. İşte son 3 fırçayı listeme bu yüzden dahil ettim. Üzülmeyin, hepimiz zaman zaman parasal olarak zor durumlara düşüyoruz.. Peki bu tür durumlarda ne almalıyız ya da ne almamalıyız?

Essence markasının açılı allık ve pudra fırçaları 10 lira civarındaki fiyatı, cildi tahriş etmeyen yumuşak kıllarıyla ev ekonomisi dostu! Fırçaların kıllarının çok sık olmaması sayesinde fırçaya gereğinden fazla ürün almadan uygulama rahatlığı veriyor. Boyutu ideal, renkleri muhteşem ve en önemlisi de verdiğiniz parayı

Listedeki son ürün kısıtlı bütçesiyle fırça denemek isteyen herkesin kaçması gereken ürünlerden birinin örneği. Evet, bütçeniz sınırlıyken yapacağınız en berbat şey paranızı sokağa atmak olur. İşte bu ürün ise paranızı sokağa atmanız için yapılmış. Sert kılları, plastik kokusu, ciltte yarattığı kaşınma hissi ve kızarıklık ile korkulu rüyamız. Size tavsiyem: 5 lira bile olsa paranızı sokağa atmayın. Üzerine biraz daha koyup yukarıda bahsedilen ürünlerden alın.

Cilt için “iyi şeyler”

DSC_0110

İngiltere’den ayrılışımın ve geri dönemeyişimin 1.yılında Alice Hart-Davis tarafından geliştirilen Good Things cilt bakımı ürünleri Gratis tarafından Türkiye’ye getirildi.

Yüz temizleyicimin ve nemlendiricimin (Clinique liquid facial soap mild temizleme jeli ve Moisture surge krem) tam zamanında bitmesini fırsat bilerek en yakın Gratis‘in yolunu tuttum.  Canlı sarı paketleriyle gönlümde taht kuran Manuka Honey serisi alt raflardan birinde bana göz kırptı ve sepetimin güzide bir köşesinde kendisine yer buldu.

Hangi ürünleri mi aldım? ve belki de en önemlisi fiyatları ne kadardı?

Hiç düşünmeden aldığım ilk ürün hafif tombik beyaz paketiyle göze çarpan Creamy Cleanser. Adından da anlaşılacağı gibi krem yapısında bir yüz temizleyicisi. Arı sütü ve balmumu ihtiva eden bu ürün cildinizi hem nemlendirip hem de nem dengesini sağlamayı hedefliyor.  Kullanımı ise çok basit, bir miktar ürünü alıp masaj yaparak cildinize yedirip sonra nemli bir bez yardımıyla temizliyip duruluyorsunuz.  Krem yapısında olması sizi korkutmasın! Aksine kremsi yapıdaki bu ürünler cildinizdeki makyajı ve kirleri çözüp tertemiz bırakıyor! Cildimizin kurumaya başladığı şu çetin sonbahar günlerinde temizlik için çok uygun bir ürün. Fiyatı 16.90 lira.

Satın aldığım bir diğer ürün ise yine Manuka Honey serisinden günlük nemlendirici. İçerisinde arı sütü ve arı zehiri (ya da bilimsel adıyla apitoksin) olan bir ürün. Arı zehiri sizi korkutmasın, bu ürün ilaç yapımında kullanılan maliyeti yüksek bir kimyasaldır. Hatta Cambridge düşesi Kate Middleton’un güzellik sırlarından birinin arı zehiri olduğu söyleniyor. Gençliğimizi korumayı vaadedip, cildimizi nemlendirip dengeleyen güzel ve kullanışlı bir ürün. Fiyatı ise 27.50 lira.

Kabul edelim. Kaç yaşında olursak olalım cildimiz hiçbir zaman şu an olduğu kadar genç olmayacak. Gerçekten işe yaradığını vaadeden  ürünlerin fiyatlarını göz önünde bulundurursak, Good Things bizim için kaçırılmayacak bir cevher!

Siz cildiniz için hangi ürünleri kullanıyorsunuz?

Good Things Cilt Bakım Ürünleri Türkiye’de!

 

 

İngiliz güzellik yazarı Alice Hart-Davis tarafından geliştirilen, içinde Paraben, Mineral yağları ve Sülfat içermeyen, sadece ama sadece cilt için ‘iyi şeyler’ içeren ürünler artık Türkiye’de! Gratis Türkiye tarafından ülkemize sunulan bu cilt bakım ürünleri hesaplılığı ve cilde iyi gelmesiyle biliniyor. Blogger ve Youtube güzellik gurularının bir zamanlar gözdesi olan bu ürünler özellikle genç ciltlerde ortaya çıkan aşırı yağlanma, sivilce ve erken yaşlılık belirtileriyle savaşan bu ürünler 16,90 lira’dan başlayan fiyatlarla piyasaya sürünmüş.  İngiltere’deki satış fiyatı ise 8 pound civarında (29-30 lira). Kabul etmek gerekir ki cilt bakımında ‘gerçekten işe yarayan’ ürünlere dünyaca para dökmek yerine bu kadar hesaplı ürünlerle cildimizi şenlendirmek cüzdan dostudur, sevilip sahip çıkılması gerekir. (Gratis lütfen fiyatları arttırma, nolur nolur!)

Henüz ürünleri yerinde görmedim. Eğer ürünlerin detaylı incelemelerini paylaşmamı isterseniz Twitter adresime tweet atabilir ya da aşağı yorum yazabilirsiniz!